

1970’li yıllarda dünyada yaygınlaşan ekonomik kriz, ülkemizi de ciddi bir şekilde etkiliyordu. Ülkemizdeki yapısal ekonomik sorunun aşılması için, dünya sermayesinin temsilcileri olan IMF ve Dünya Bankası hazırladıkları programı, kabul ettirmeye çalışıyorlardı Ecevit Hükümetine, ne de olsa bizi düşünüyorlardı(!).
1978’de bu önerileri Ecevit Hükümeti, güçlü sendikal örgütlülük ve çeşitli nedenlerle reddederken, 24 Ocak 1980’de ülke ekonomisini, siyasetini, örgütlü toplumu her yönüyle olumsuz etkileyecek, kökeninde IMF programı olan ve 24 Ocak kararları olarak bilinen bu programı, Demirel Hükümeti açıklayacaktı.
İthal ikameci ekonomi anlayışından dünya piyasalarıyla bütünleşme adı altındaki serbest piyasa ekonomisine geçiş, ülkenin talan edilmesine yarayacak olan yabancı sermaye girişi ve teşvikine dair yasa. Devletin küçültülmesi, elini ekonomiden çekmesi, tarımsal destekleme ve sübvansiyonlarda ciddi kısıtlamaya gidilmesi, sıkı maliye ve para politikaları, ücretlerin dondurulması, emek dünyasındaki örgütlenmeye getirilen kısıtlamalar, esnek istihdam politikaları, 12 Eylül gerici, faşist ve askeri darbesinin karanlığında uygulama alanı bulacaktı.
IMF yetkililerinin bu kadarını ülkemizdeki iktidardan beklemediklerini açıklayacaklardı.
12 Eylül’ün siyasal, ekonomik, sosyal ve örgütlü yaşantımıza her türlü darbeyi vurduğu dönemde uluslararası sermaye ve onun yerli işbirlikçileri istediklerini elde etmişler ve son derece mutlu olmuşlardı.
Bu kararların üzerinden tam kırk yıl geçmiş, sağlıklı bir değerlendirme için yeterli bir süre.
Üzücü olanı; ekonomide yaşanılan sorunların kökeninde yer alan bu kararlar ile ilgili CHP yönetiminden tek bir kelime bile açıklamanın gelmemiş olması…
Ne de olsa günümüz sorunlarına, 18.yüzyıl kavramlarıyla çözüm bulamayacağımıza göre, sermaye- emek çelişkisi bittiğine (!) göre, parti program ve tüzüğündeki ilkeleri inkar ederek, yok sayarak oy alınacağına göre, geçmişte kalan gün, kavramlar, kararlar ile de uğraşmamak gerekir.