

Bir söz vardır; Yalana en çok sahibi inanır…
Yurdumda, kentimde siyaset kızışmış, şimdi bu yalan muhabbeti nereden çıktı diyeceksiniz…
Bir süredir sizlerle bu sütunu paylaşmaya ara vermiştim.
Yazmaya çok niyetlendim ama ortalık tam bir ‘Yalan Rüzgarı’na dönmüş durumda olunca kendime bir nefeslik ara verdim.
Duyduklarıma ben inanmıyorum ki, sizlerle paylaşayım.
Bir bakıyorsunuz tüm siyasi partilerde belli olmayan belediye başkan adaylarının yerine türlü türlü isimler ortaya atılıyor.
Hangisine inanacağız?
Hangisi bilgiye dayalı?
Hangisi dürüst analiz?
Ya da hangisi duygusallığın kurbanı?
İşin içinden çıkmak pek olası değil.
Bunca çelişkinin arasında siz ne kadar doğruyu söylerseniz söyleyin, yazarsanız yazın, sizin doğrunuz yanlışların yalanı oluyor.
Yani diğer bir deyişle kendi yalanlarını gerçek zannedenler sayısal olarak çok olunca sizin doğrularınız yalnız kalıyor.
Durum da böyle olunca sizin doğrularınızın gerçekliğini bir tek siz biliyorsunuz.
O zaman da ortaya öyle bir tablo çıkıyor ki, her partinin bir belediyeliği için 8-10 adayın açıklanmış olması gerekiyor.
Hangi parti olursa olsun adaylar tek tek açıklanmaya başladı.
Merakla bekliyorum, adaylığı kesin diye kamuoyuna duyurulan siyasilerin aday olmaması durumunda rüzgar nasıl esecek?
‘Yalan Rüzgarı’nın ardından ‘İhanet’ seneryoları mı gerçekleşecek?
Yoksa erdemli bir davranış gösterilip, yurttaşların aldatılmasından ötürü özür mü dilenecek…
Bekleyip göreceğiz.
Çoğu gitti, azı kaldı…
Üç boyutlu gözlüklerinizi takın, finalinin 31 Mart’ta gerçekleşeceği, çok başrollü ihanet ve entrikaların olduğu dizinizi seyretmeye başlayın…